ART arda gelen kadına şiddet haberlerinin üzerine Yükseköğretim Kurulu (YÖK), ‘ToplumsalCinsiyet Eşitliğine Duyarlı Üniversite Çalıştayı’na ev sahipliği yaptı. Çalıştaya Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, kadın akademisyenler ve STK temsilcileri katıldı. Kadın meselesinin aynı zamanda bir erkek meselesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Üniversiteler, şiddeti besleyen kültürel kalıpları analiz etmeli, şiddet uygulayan erkek zihniyetini çözümlemeli” dedi, şöyle devam etti:

HUKUK TEDBİRLERİN TEMELİ

“Üniversitelerimizden beklentilerimiz büyük. Şiddetin toplumsal kaynağını tespit etmek ve onları ortadan kaldıracak çözüm yolları önermek, cinsiyet algıları ile ilgili yeni kavramsal çerçeveyi icat etmek üniversitelerin meselesidir. Hukuk ve adalet tedbirlerin temelidir. Çalıştayda, toplumsal cinsiyet eşitliği tanımı irdelenmeli. Eşitliğin adalet perspektifi ile ele alınmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir alanda kadın ve erkek oranı sayısal olarak eşit olsa bile kültürel ve daha da önemlisi fıtri özellikleri nedeniyle eşitlik eşitsizliğe dönüşüyor. Bir bölgede geçerli sebep diğer bölgede hükümsüzdür. Üniversiteler toplumsal sorunlardan uzak fildişi kuleler olmak yerine, yerel yönetimlerle toplumsal hayata artı değer katmalı. Kadınlarla ilgili sorunların çözümünde kadın duyarlılığı önemli. Bu nedenle kadın akademisyenlerin çabaları ayrıca çok kıymetli. Adalet, merhamet, şefkat konusunda birbirine karşı duyarlı nesiller yetiştirmek, sadece kadınla ilgili sorunların değil başka meselelerin de aşılmasını sağlayacaktır.”

MÜFREDATTA YER ALSIN

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ise ‘cinsiyet eşitliğini’ müfredata eklemek istediklerini belirterek, “Çalıştayın sonuçları YÖK Yürütme Kurulu’nda değerlendirilecek. Bu ayın sonunda yapılacak YÖK Genel Kurulu’nda karar alınabilir. Cinsiyet eşitliği zorunlu ders olmasa bile müfredatta yer alsın istiyoruz” dedi.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Üniversite Çalıştayı’nın ardından bir grup gazeteciyle bir araya gelen YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, şunları söyledi:

ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ SINAVI: Liselerimizde eğitim güçlü olursa yükseköğretim de güçlü olur. Bu nedenle lise eğitimini takviye eden sistemleri kabul etmemiz gerekiyor. Mevcut yükseköğretime giriş sistemi adil bir düzenek ve bu sistemin korunması lazım. Yeni sisteme ihtiyaç hissediliyorsa önce ihtiyacın belgelenmesi, raporlandırılması gerekiyor. İyileştirmeler bilimsel olmalı. YÖK’ün birinci önceliği lise eğitiminin güçlendirilmesi yani giriş sisteminin lise eğitimini önceleyecek şekilde kurgulanması. YGS’deki başarısızlıkla ilgili çalışma yapıyoruz. Sınavla ilgili teknik iyileştirmeler yapılması gerekiyor. Soruların soruluş biçimlerine yönelik birtakım iyileştirmeler yapılabilir, lise eğitimini takviye edici ek kararlar alınabilir. Mevcut sistemin oluşturulması 1.5 yıl sürdü ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan sistemin oluşturulması noktasında çok destek aldık. Üniversite kontenjanlarının da düşüş demeyelim ama rasyonel olmasını istiyoruz.

YÜKSEKÖĞRETİMDE MOBBİNG: Mobbing, yükseköğretimin bütününde var. YÖK Yüksek Disiplin Kurulu’na hemen her ay sıkıntılı vakalar geliyor. Mobbinge uğrayan kadın ya da erkek öğretim üyelerimiz, seslerini duyuracak bir iletişim kanalı bulamıyor. Bu konuda da çalıştayımızdan çıkacak önerilere bakacağız. Mobbing ile ilgili bir sonuç çıkmazsa, kendimiz bir adım atacağız. Uzun süreler mobbinge maruz kalma durumunda, yani bıçağın kemiğe dayandığı noktada öyle bir kanal oluşturmamız gerekiyor ki akademisyenlerimizin feryatlarına kulak verelim.

KALİTE KURULU: YÖK, girdi kontrolünü yapıyor, başlangıç kriterlerini koyuyor, aldığı kararların değerlendirmesini yapıyor. Çıktı süreci de dahil tüm aşamalardan sorumluyuz. Kararların ne tür sonuçlar ürettiğini, YÖK’e bağlı olmayan ancak kurulla ilişkili Kalite Kurulu tarafından değerlendirilmesini istiyoruz. Kurulu oluşturursak, bambaşka evreye ulaşacağız.